Kurban
Kurban, Lügatte; kendisiyle Allah Teala’ya yaklaşılan nesne anlamına gelen ve Arapça bir sözcük olan «Kurban» kelimesi Türkçemizde yine Arapça bir kelime olan «Udhiyye» kelimesinin karşılığında kullanılır. «Uhdiyye, Allah’a yaklaşmak maksadıyla kurban kesme günlerinde kesilen hayvana verilen isimdir. Kurbanlar, genellikle kuşluk vaktinde kesildikleri için bu isimle anılmışlardır.
Kurban, Hicret’in 2’nci yılında: «O halde Rabbin için namaz kıl, kurban kes» mealindeki ayetle meşru kılınmıştır.. Meşruiyeti; Kur’an, hadis ve ümmetin icmaı ile sabittir.
Meşhur sahabe Enes radıyallahü anh rivayet ediyor: « Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, boynuzları mutedil iki beyaz (diğer bir yoruma göre iki alaca) koç kurban etti, onları bizzat eliyle kesti. Şöyle ki: Besmele çekti, tekbir aldı ve ayağını hayvanların anlarına bas(ıp boğazla)dı.» (Müslim)
Allah’ın Rasülü buyuruyor:
«Mali gücü yerinde olup da kurban kesmeyen bizim namazgahımıza yaklaşmasın.»
KURBAN KESMENİN SIFATI VE HÜKMÜ
Hanefî Mezhebinde kurban kesmek vaciptir. Bu vecibeyi yerine getirenler Ahiret’te sevaba kavuşurlar.
KURBAN KESMENİN VACİB OLMASININ ŞARTLARI
- a) Müslüman olmak,
- b) Hür olmak, köle olmamak,
- c) Misafir olmamak, mukîm olmak,
- d) Zengin olmak,
- e) İmam Muhammed’in sahih görülen görüşüne göre akil-baliğ
KURBANDA NİSAB
Kurban nisabıyla fitre (fıtır sadakası)nin nisabı aynıdır. Kişinin bir aylık zaruri ihtiyaçları için ayırdığı paraları ve mallan dışında nisap miktarı bir mala sahip olmasıdır. Buna göre, senenin çoğunda kırlarda yayılan ve saime niteliği taşıyanlar, keyfi olarak beslenen atlar, ticaret malları nisaba katılırlar. Bu malların üreyip-ürememesi ve üzerlerinden yıl geçmesi şart değildir. Fitrede olduğu gibi üç takım elbise dışındaki elbiseler, süs eşyaları (vazo ve benzeri kap-kacaklar), vitrin doldurmak için alınmış kitaplar hep nisap miktarına eklenirler.
KURBANIN VACİB OLMASI İÇİN MU TEBER VAKİT
Fakirlik, zenginlik, doğum ve ölüm hallerinde Kurban Bayramının üçüncü gününün gün batımından hemen önceki zamana itibar olunur. Mesela: Bir Müslüman, Kurban Bayramının birinci gününde fakir iken üçüncü günü Güneş batmadan ölse veya Kurban Bayramının birinci günü hayatta iken üçüncü günü Güneş batmadan ölse kurban vacip olmaz. Bunun tam aksine, Kurban Bayramının son günü Güneş batmadan zengin olan – mesela bir mirasa
konan – kimsenin de kurban kesmesi gerekir.
KURBAN KESME VAKTİ
Kurban kesme vakti, Bayramın l’inci günü fecrin doğuşuyla (tanyerinin ağarmasıyla) girer, 3’üncü gün Güneş’in batışından biraz önceki zamana değin sürer. Bayram Namazı kılman yerleşim merkezlerinde, Bayram Namazı kılınmadan kurban kesilmez, kesilirse vacip eda edilmiş olmaz. Ama Bayram Namazı kılınmayan yerleşim merkezlerinde l’inci günü fecir doğduktan sonra kurban kesilebilir.
Kurbanı l’inci gün kesmek efdal, geceleri kesmek tenzihen mekruhtur.
Vaktinde Kesilemeyen Kurbanlık Ne Yapılır?
Kurban Bayramında kesilmek üzere alınmış olan bir kurbanlık; ister nezir (adak) kurbanı, ister zenginlikten dolayı gereken kurban, ister nafile bir kurban olsun; kurban kesme günlerinde kesilmemiş ise, diri olarak sadaka verilmesi gerekir. Eğer alınmış olan bu kurbanlık fakirlere verilmeden telef olursa, kıymeti tasadduk edilir.
KURBANIN KAZASI
Kurban vacip bir ibadettir; her vacibin kazası olduğu gibi kurbanın da kazası vardır. Kurbanın kazası da, kurbanlık alınmış İse kurbanlığa elverişli bir koyunun kıymetini sadaka vermektir.
KURBANIN TEMEL ŞARTI
Kurbanın rüknü; hayvanı boğazlayıp kanını akıtmaktır; bu olmadıkça kurban vecibesi yerine getirilmiş olmaz.
Binaenaleyh kurban kesme günlerinde kurbanı diri diri tasadduk etmek caiz değildir. Ama alınan kurbanlık kesilmeden kurban kesme günleri geçse, hayvanın diri olarak verilmesi icap eder ve sahibi de etinden yiyemez.
KURBAN KESİLECEK HAYVANIN NİTELİKLERİ
Kurban olarak kesilmesi caiz görülen hayvanlar üçtür:
- a) Deve,
- b) Sığır,
- c)
Bunların erkekleri ve dişileri kurban olur. Deve ve sığır ile keçinin erkek ve dişileri kıymetçe müsavi olduklarından bunların dişilerini; koyunun da erkeğini kurban etmek efdaldir. Binaenaleyh, tavuk, horoz, hindi ve vahşi hayvanlar kurban kesilemez.
Devenin 5 yaşını, sığırın 2 yaşını, koyun ve keçinin de 1 yaşını bitirmiş olanı kurban kesilir. 1 yaşında imiş gibi gösterişli 6 ayını doldurmuş kuyruklu bir toklunun da kurban kesilmesi caizdir. Kuyruklu olmasa caiz olmaz.
İki veya bir gözü görmeyen, kesim yerine kadar yürüyemeyecek derecede topal olan, gözünün, kulağının, kuyruğunun çoğu olmayan, memesinin başları olmayan, kemiklerinin içinde ilik kalmamış derecede zayıf olan hayvanlardan kurban kesilmez.
Kurbanlık hayvanın hafif topal, uyuzlu, deli, boynuzlu, boynuzsuz veya boynuzunun kırılmış olmasında, kulaklarının delinmiş ve enine yarılmış olmasında yahud uçlan kesilip sarkık bir halde bırakılmasında, dişlerin azının düşmüş olmasında, burulmuş olmasında bir mahzur yoktur. Bu gibi hayvanlar kurban edilebilir.
Soru: Bir fakir Kurban Bayramı’nda nafile olarak kestiği kurbanın etinden yeyibelir mi?
Cevap: Kendisine kurban vacip olmayan bir fakir, kurban niyetiyle bir koyun satın alıp Kurban Bayramı günlerinde kesse; bir görüşe göre, bu bir nev’î adak (nezir) mesabesindedir, tamamını dağıtması gerekir, kendisi yiyemez. Diğer bir görüşe göre de; helaldir, yiyebilir, eşine-dostuna dağıtabilir. Ama kurban kesme günleri geçtikten sonra keserse, o zaman hepsini tasadduk etmesi gerekir.
KURBANDA ORTAKLIK
Koyun veya keçi ne kadar büyük olursa olsun, ancak bir kişi hesabına kurban edilir. Deve ile sığır ise birden yedi kişi namına kadar kurban edilebilir. Yalnız burada dikkat edilecek husus; bütün ortakların Müslüman olmaları ve ibadet niyetiyle tam bir hisse katılmalarıdır. Eğer birisi et yemek niyetiyle iştirak eder veya tam hisseden az karışırsa, kesilen böyle bir kurbanla hiçbir ortak vecibesini ifa etmiş (yerine getirmiş) olmaz.
KURBANLIKTAN YARARLANMAK
Kurban edilmek üzere belirlenen veya satın alman bir hayvanın tüylerinden ve sütünden sahibinin istifade etmesi doğru değildir. Mekruh olmakla birlikte sağılan sütü, kırpılan yünleri veya kılları fakirlere verilir. Kurbanlık hayvanlara binilmez ve başka işlerde kullanılmaz.
KURBAN NASIL KESİLİR
Kurbanlık hayvanı birkaç gün önceden alıp bağlamak ve kurbanlık olduğunu gösterir bir şeyle işaretlemek müstehabtır. Hayvanı kesim yerine incitmeden götürmek gerekir. Elinden geliyorsa, kurbanı sahibinin kesmesi mendubtur. Gelmiyorsa, yanında bulunarak başkasına kestirir.
Kurban, Kıble ‘ye karşı yatırılır ve sahibi:
«Gul inne salatî ve nüsükî ve mehyaye ve mematî lillahi Rabbi’l Alemin.»
Manası:
«Şüphesiz benim namazım da, ibadetlerim de; dirimim de, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan alemlerin Rabbi Allah’ındır..» ayetini okur.
Kurbanı kendisi kesecekse:

«Bismillahi Allahü Ekber» diyerek hayvanı boğazlar. Kendisi kesmeyecek, kasap kesecekse; kesen, «Bismillahi Allahü Ekber» der. ikisi birlikte bıçağı tutacaklarsa, ayrı ayrı «Bismillahi Allahü Ekber» derler. Kasten «Besmele» terkedilir veya ikisinden biri kasten «Besmeleyi terk ederse, kurbanın eti yenmez.
KURBAN ETİNİN TAKSİMİ
Adak olmayan kurbanın etinden sahibi yiyebileceği gibi zengin olan eşine dostuna da verebilir. Bununla birlikte, kesilen kurbanın en az üçte birinin yoksullara dağıtılması müstehabtır. Ama kurban kesen kimse orta halli biri ise ve nüfusu da kalabalık ise; bu durumda kurbanın etini kendi ailesine yedirmesi, başkalarına vermemesi mendubtur. Burada ölçü şudur: Kişi kan akıtmakla Allah için olan vazifesini yerine getirmiştir. Konu-komşusuna ve yoksullara dağıtacağı et mukabilinde kendisine sevap verileceğini bilmeli ve buna göre davranmalıdır. Dağıtmadığı takdirde, dağıtma sevabından mahrum kalır, fakat dağıtmadığı için sorguya çekilmez.
KURBAN DERİLERİ NE YAPILMALIDIR?
Kurban derisi, demirbaş eşya olarak kullanılabileceği gibi demirbaş eşya ile de değiştirilebilir. Binaenaleyh bir kimse kestiği kurbanın derisini dağarcık, kalbur, seccade, kırba, tulum yapabileceği gibi yenilir ve içilir cinsten olmayan kitap, ayakkabı, elbise vs. gibi şeylerle de değiştirebilir. Satılıp parası alındığında, bu paranın muhakkak bir sadaka olarak dağıtılması gerekir. Derinin, kasap ücretine dahil edilmesi de caiz değildir.
AKİKA KURBANI
Akika; yeni doğan çocuğun başında bulunan ana tüyüdür. Cahiliye devrinde yeni doğan erkek çocuk için yedinci günü kurban kesilir ve çocuğun saçları tıraş edilerek kesilen kurbanın kanı başına sürülürmüş. Bundan dolayı bu kurbana «akika» adı verilmiş.
Bu kurbanın İslami adı «NESÎKE»dir. Akîka, aslında; isyan etmek, serkeşlik yapmak demektir. Nesîke ise, saygı göstermek, itaat etmektir. Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bu Cahiliye adetini kaldırmamış, sadece bazı değişiklikler yapmıştır. Şöyle ki; Bu kurban Cahiliye devrinde, yalnız erkek çocuklar için kesildiği halde, Allah Rasülü kız çocukları için de kesilmesini tavsiye buyurmuş, çocuğun başına kurban kanı sürülmesini yasaklamış, bunun yerine za’feran (bir çeşit boya) sürülmesini salık vermiş, ayrıca kurban kesilmesi yanında çocuğun ana tüyleri ağırlığınca sadaka dağıtılmasını öğütlemiş ve nihayet bu kurbanın adını «Nesîke» kurbanı diye değiştirmiştir.
AKİKA KURBANININ HÜKMÜ
Bu kurbanın hükmünde İslam büyükleri ihtilaf etmişlerdir. İmam Malik, Şafîi ve Ahmed b. Hanbel’e göre; «Nesike (Akika)» kurbanı sünnettir. Hali vakti yerinde olanların bu kurbanı terk etmeleri caiz değildir. Zahiri Mezhep müntesipleri ise; «Nesike»nin vacip olduğunu savunmuşlardır. Biz Hanefilere göre; «Nesîke (akîka)» kurbanı Müekked Sünnet değildir, mendubtur. Kesilse de olur kesilmese de.
AKİKA KURBANI NE ZAMAN KESİLİR?
Bu kurbanın, çocuğun doğduğu günden erginlik çağına erişeceği güne değin kesilmesi mümkündür? Ancak 7’nci günü kesilmesi ve çocuğun adının konulması efdaldir. Nitekim Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem torunları Haşan ile Hüseyin radiyallahü anhüma’nın doğumlarının 7’nci günü «Nesike»lerini kesmiş, adlarını koymuştur.
Buna göre; 7’nci günü kurban kesilir, ardından çocuğun adı konulur ye çocuğun ana tüyleri kesilerek ağırlığınca altın yeya gümüş tasadduk edilir.
Kurban kesimine elverişli her hayvan, Nesîke (akîka) için de elverişlidir. Erkek ve kız çocukları için birer kurban kifayet etmekle birlikte erkek çocuklar için iki kurban kesilmesini öngörenler de vardır.
B azılan Nesîke (akîka) kurbanının kemiklerinin kırılmayıp eklem yerlerinden ayrılmasının gerektiğini savunurken bir grup da tam aksine kırılmasını ileri sürmüşlerdir.
Nesîke (akîka)’nin etinden, kesen yiyebileceği gibi başkalarına da yedirebilir.