Peygamber Efendimiz ve İnsan Onuru
İnsan onuru sözlüklerde, izzetinefis, haysiyet, öz saygı, şeref, erdem, vakar, gurur, saygınlık, kendine saygı duyma ve başkalarını da kendine saygılı kılma olarak açıklanmaktadır. Peygamber efendimiz insan onuruna önem vermiştir ve bu konuda bir çok hadis söylemiştir. Aşağıda bu hadislerden bazı örneklerle hayatımıza ve kendimize bazı güzellikler katabilmek ümidiyle.
Onuru zedeleyici tartışmalar ve şakalaşmalar yasaklanmıştır.
Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla
(kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin
sözü verme. (Tirmizi, Birr, 58.)
Bir toplantıda konuşulanların korunması, onurun korunması demektir.
Sohbet meclislerinde konuşulan (özel) sözler birer
emanettir. (Ebu Davud, Edeb,32)
Gıybet ve iftira, onur kırıcı olumsuz davranışlardandır.
“Resulullah (sav) ashabına: “Gıybet nedir bilir misiniz?”
diye sordu. Onlar: “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dediler.
Bunun üzerine Peygamber (sav): “ Kardeşini hoşlanmadığı
bir şeyle anmandır!” buyurdu. “Ya kardeşimde o
söylediğim durum varsa ne dersin? “ sorusuna ise, “
Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir. Şayet
onda yoksa ona iftira etmiş olursun.” Cevabını
verdi”. (Müslim, Birr, 70; Tirmizi, Birr, 23. )
Birisini taklit etmek, onur kırıcı olumsuz davranışlardandır.
Karşılığında bana dünyayı verseler bile kimsenin taklidini
yapmak istemem. (Tirmizi, Sıfatu’l-Kıyame, 51. )
Zulüm, en büyük onursuzluktur.
Resulûllah’ın (s.a.v.)’ın naklettiğine göre Yüce Allah şöyle
buyurur: Ben zulmü kendime ve kullarıma haram kıldım.
O halde siz de birbirinize zulmetmeyin. (Müslim, Birr, 55)
Düşman karşısında onurlu olunmalıdır.
Resulûllah(s.a.v.) orduya bir komutan tayin ettiğinde ona
özel olarak ve beraberindeki Müslümanlara Allah’a karşı
takvalı olmalarını söyler ve şu hayırları tavsiye ederdi:
Allah’ın adıyla ve Allah yolunda savaşın. Allah’ı inkar
edenlerle savaşın. Savaşın fakat hainlik yapmayın,
zulmetmeyin, öldürdüğünüz kimselerin organlarını
kesmeyin ve çocukları öldürmeyin! (Tirmizi, Diyât, 14)
Tedbir, takva ve güzel ahlâk, onurluluktandır.
Tedbir gibi bir akıl, nefsi (şüpheli şeylerden) alıkoymak
gibi bir veya, huy güzelliği gibi bir şeref yoktur. (İbn
Mace, Zühd, 24)
Onur, adaletli olmayı gerektirir.
Sizden önceki ümmetleri ancak şu helak etmiştir: İçlerinde
şerefli biri hırsızlık yaptığında onu cezasız bırakırlar, fakat
zayıf kimseler aynı şeyi çaldığı zaman onlara ceza
verirlerdi. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı
Fatıma da hırsızlık etse, onu cezasız
bırakmazdım. ( Buhari, Ehadisu’ı-Enbiya, 54. Buhari,
Hudud, 12. Müslim, Hudud, 8. )
Anne Babaya sövmek, onursuzluktur.
Bir kimsenin ebeveynine sövmesi büyük günahlardandır.
Ashap: “ Ya Resulellah! Hiç insan ebeveynine söver mi?”
dediler. Resulullah (s.a.v.): “Evet, kişi bir adamın babasına
söver; o da onun babasına söver. (Adamın) anasına söver;
o da onun anasına söver.” (Müslim, İman, 146. )
Onur, can ve mal gibi dokunulmazdır.
Müslüman kardeşini küçük görmesi kişiye kötülük olarak
yeter. Her Müslümanın kanı, malı ve onuru diğer
Müslümana haram (dokunulmaz)dır. (Müslim, Birr,32.)
Mümin, kardeşinin onurunu da korumalıdır.
Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı,
onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa,
Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde
yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun
zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım
ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu
ettiği bir yerde yardım eder. (Ebu Davut, Edep,36.)
Onur konusunda helalleşmek gerek.
Mal ve onur konusunda kardeşinde herhangi br hakkı
bulunup da bu dünyada onunla helalleşen kişiye Allah
rahmet etsin. Çünkü kıyamette ne dinar ne de dirhem
bulunur. Eğer o kimsenin iyilikleri varsa onlar
haksızlık edilen kimseye verilir. Şayet sevapları yoksa
haksızlık yapılan kimsenin günahları buna verilir.
(Tirmizi, Sıfa)tü’l-Kıyâme,2)
Kardeşinin onurunu korumak, kişiyi cehennemden korur.
Kim Müslüman kardeşinin onurunu savunursa Allah da
kıyamet gününde onun yüzünden cehennem ateşini
savar. (Tirmizi, Birr ve Sıla, 20)
-Birinin onuruna ilişmek, en büyük günahlardandır.
Kişinin haksız yere bir Müslümanın onuruna dil uzatması,
en büyük günahlardandır. (Ebu Davut, Edep,35.)
İmkanı olduğu halde borcunu ödemeyenin, onur dokunulmazlığı kalkar.
Borcunu geciktiren varlıklı kimse, onurunu çiğnetmeye ve
cezalan maya müstahak olur (Ebu Davut,Kada’ (Akdiyye), 29. )
Onur uğruna yapılanlar sadakadır.
Mü’minin onurunu korumak amacıyla yaptıkları, kendisi
için sadakadır (Tayalisi,Müsned,1,237. )
Şüpheli şeylerden sakınmak, dini ve onuru korur.
Helal belli, haram da bellidir. İkisi arasında bir takım
şüpheli şeyler vardır ki, insanların çoğu bunları bilmezler.
Her kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve onurunu
tertemiz tutmuş olur. (Buhari,İman,39)
Onur kırmak haramdır.
Usame b.Şerik şöyle demiştir: Bedevilerin Peygamber
(s.a.v.) e: “ Şu işi yapmakta bize bir günah var mıdır?
Falan şeyde bize bir günah var mıdır?” diyerek soru
sormalarına şahit oldum. Peygamber (s.a.v.) onlara şöyle
buyurdu: “Ey Allah’ın kulları! Allah sorduğunuz şeyleri
işleyenlerden günahı kaldırmıştır. Ancak (din) kardeşinin
onurundan bir şey kırpan kimse bu hükmün dışındadır. İşte
günah olan budur (İbn Mace, Tıb,1. )
Zalime hakkı haykırmak, onurun gereğidir.
En erdemli cihat, zalim yöneticinin karşısında hakkı
dile getirmektir. (Ebu Davud, Melahim,17)
Onur, mal çokluğunda değil, gönül tokluğundadır.
“ Zenginlik mal çokluğu değildir; asıl zenginlik gönül
tokluğu dur” (Buhari, Rikak, 15. )
Ölmüşlerin onuru da korunmalıdır.
“Ölülerinizin iyiliklerini anın, kötülüklerini
dillendirmekten kaçının.”(Ebu Davut,Edep,42; Tirmizi,
Cenâiz.)
İnsanın dirisi de, ölüsü de saygındır.
“Allah Resulü(s.a.v.)’in yanından bir cenaze geçmişti,
(hürmeten) hemen ayağa kalktı. Kendisine “O bir
Yahudidir” denilince, Allah Resulü (s.a.v.): “ O da bir can
değil mi?” buyurdu.” (Müslim,Cenaiz,81: Buhari, Cenaiz,49. )
Onurlu yaratılan insan, kendi onurunu kaybetmemelidir.
“Bir gün Resulullah (s.a.v.) hutbesinde şöyle buyurdu:
“Bakınız! Rabbım, bana öğrettiklerinden bilmediklerinizi
bugün size öğretmemi emretti ve buyurdu ki: “ Bir kula
verdiğim her mal helaldir. Ben kullarımın hepsini Hanif
olarak (tertemiz bir fıtrat üzerine) yarattım. Ama şeytanlar
onlara gelerek kendilerini bu dinlerinden alıp götürdüler.
Benim kendilerine helal kıldıklarımı, onlara
yasakladılar…” (Müslim, Cennet, 63. )
Mü’min, onurunu koruyandır.
“Mü’minin kendisini küçük düşürmesi uygun değildir.”
Ashâb: “O kendini nasıl küçük düşürür?” diye sordular.
Resulûllah (s.a.v.) : “Kendini altından kalkamayacağı
sıkıntılı işlere sokar.” buyurdu. (Tirmizi, Fiten,67)
Onurlu olmak, hayâlı olmaktır.
İnsanların ilk peygamberlikten beri duya-geldikleri
sözlerden biri: ‘Utanmazsan dilediğini yap!’ sözüdür.
(Buhari,Ehadisü’l-Enbiya,54)
Müslüman, daima onurlu davranmalıdır.
Birbirinize buğz etmeyin! Birbirinize haset etmeyin! Ve
birbirinize sırt çevirmeyin! Ey Allah’ın kulları kardeş
olun! (Müslim, Birr,23)
Onur, kalptedir ve kardeşliği gerektirir.
Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez,
onu yardımsız bırakmaz, onu küçük görmez. Sonra üç
defa kalbine işaret ederek “Takva buradadır” buyurdu.
(Müslim, Birr, 32.)
Onur, görünüşte değil, gönüldedir.
Allah sizin görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz; lakin
kalplerinize ve amellerinize bakar. (Müslim, Birr,34)
Küs durmak, Müslüman onuruyla bağdaşmaz.
Bir Müslümana kardeşine üç geceden fazla küsmesi helal
değildir. Birbirleriyle karşılaşırlar, o yüz çevirir; bu da yüz
çevirir. Bunların en hayırlısı, ilk selam verendir.” (Müslim,
Birr, 25.)
Zan, onuru zedeleyebilir
Zandan sakının! Çünkü zan, sözün en yalanıdır.
(Müslim, Birr, 28)
Gıybet ederek insan onurunu zedelemenin cezası büyüktür.
Rabbım (c.c.) beni Miraca çıkarttığında bakırdan
tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan bir
topluluk gördüm ve “Bunlar kim ey Cirîl?” diye sordum.
O: “Onlar (gıybet ederek) insanların etlerini yiyen ve
onların onurlarına ilişenlerdir” buyurdu. (Ahmet b.
Hanbel, 3.224)
Onurlu olmak, mü’minin en önemli özelliğidir.
Mümin onurlu ve kerem sahibidir. (Ebu Davud, Edeb, 5)
Dilenmek, onur kırıcı, vermek ise onur vericidir.
Veren el, alan elden üstündür. Öncelikle geçimini
sağlamakla yükümlü olduğun ailenin ihtiyaçlarını karşıla.
Sadakanın en iyisi (kişinin karnı tok, sırtı pek iken
karşılıksız) verdiğidir. Allah çirkin işlerden uzak durmak
isteyeni saygın/iffetli kılar; dilenmekten uzak durmak
isteyeni de başkasına muhtaç etmez. (Buhari, Zekat, 18;
Müslim, Zekat, 95)
Müminin onuru, kutsaldır.
“Abdullah b. Amr, Resulullah (s.a.v.)’i tavaf ederken
gördüğünü ve şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “ (Ey
Kabe!) Ne kadar hoşsun, kokun ne kadar da güzel! Şanın
hürmetin ne kadar da yüce! Ama canım elinde olan
Allah’a yemin ederim ki, Allah nezdinde müminin hürmeti
(dokunulmazlığı), senin hürmetinden daha
büyüktür.” ( İbni Mace, Fiten, 2. )
Onur insanın özündedir.
İnsanlar tıpkı altın ve gümüş madenleri gibidir. Cahiliyede
iyi olanlar, anlayışlı olduklarında İslam’dan sonra da
iyidir. (Müslim, Birr ve Sıla, 160 )
Her insan onurlu doğar.
Her doğan, fıtrat üzerine doğar; sonra anası ile babası
onu ya Yahudi ya Hristiyan yahut Mecusi yaparlar.
(Buhari, Cenaiz,92)
Onur, babalarla değil, takva iledir .
Allah, cahiliye gururunu ve atalarla övünme adetini
ortadan kaldırmıştır. ‘Takva sahibi mümin’ ve ‘bedbaht
günahkar'(ayrımı vardır). İnsanlar Adem’in
çocuklarıdır, Adem ise topraktan yaratılmıştır. (Tirmizi,
Menakıb, 74)
Onurlu kişi, insanlara azap etmez.
“Kıyamet günü en çetin azap görecek kimseler, dünyada
insanlara en çok işkence edenlerdir.” ( İbn Hanbel, IV,90. )
Onurlu kişi, değerleri uğruna canını dahi verir.
“Kim malını korurken öldürülürse şehittir, kim dini uğruna
öldürülürse şehittir, kim uğruna öldürülürse şehittir. Kim
ailesi uğruna öldürülürse o da şehittir.” (Tirmizi, Diyât,21. )
Onurlunun yemeği, elinin emeğidir.
Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir yemek
yememiştir. (Buhari, Büyû’,15)