REM Nedir? REM’de ne mi olmaktadır?

REM Nedir? REM'de ne mi olmaktadır?

Rem Nedir?, Uykunun ilk REM dönemi 10 dakika kadar devam eder. Gece ilerledikçe, REM daha da uzayabilir. Bazen de bir saat olur.

Uzun veya kısa sürsün her REM döneminde rüya görülür.

Aslında gördüğümüz rüyaların pek çoğunu unuturuz veya hatırlamayız. (Araştırmacılar rüya görme hadisesini tespit için şahsı uyandırır ve rüyayı hatırlayıp hatırlamadıklarını sorarlar.)

Rüya görmekteyken hoş olmayan veya lüzumsuz bilgiler bir tarafa atılır.

Hatırlanan rüyalar daha ziyade güzel ve hoşlandığımız manaları havidir.

Eğer bütün rüyaları hatırlamış olsaydık, gün boyu tesirinde ka­lır, kendimize gelemezdik.

Uykunun REM dönemi vücudun istirahat ve sükunetini temin eder.

Beynimiz bir veya iki saat sakin bir durumda kalır.

Akabinde 10 veya 20 dakika süreyle faal duruma geçmek zorundadır.

REM süreleri beyni faal olmak icap eden hususi durumlardır ki bedeni uyku halinde dahi yapılması gereken fonksiyonlarını yerine getirebilsin.

Kalori depola­ması, kan faaliyetleri gibi. Şayet REM devresi olmasaydı, akşam yatıp sabah kalkmak yerine bir iki saat uyuyup kalkarak 10-20 dakika bekle­yip, tekrar kalkmamız gerekecekti.

Evvelâ yapılan tecrübeler, REM uykusundan mahrum veya prob­lemli kişilerin birkaç gece sonra psikolojik, ruhi ve diğer hallerinde bo­zukluklar görüldüğünü tespit etmiştir.

Bazı araştırmalarda REM devreleri bulunmayan hastaların, tecrübe sonunda rahat uyumalarına müsaade edilince normale nazaran daha uzun süre REM uykusu uyudukları tespit edilmiştir.

Ernest I. Hartman insanların oldukça sabit bir NREM’e, bu arada değişen nöbetlerde REM uykusuna ihtiyacı olduğunu bildirmektedir.

Ya­ni her beden sabit bir süre NREM uykusuna sahiptir. REM’in uzunluk kısalığı sahibine göre değişir.

Çok uyuyanlar veya uykucular denilen “long sleeper” olanlar ise da ha ziyade ağır işlerde çalışanlardır.

Pek fazla uyumayacak olursa bu kişiler, sosyal ve politik hayatlarında problemlerle karşılaşırlar, huzurlu olamazlar.

Daima şikâyet ederler. Asabi problemleri vardır. Romantik ve sanatkâr ruhlu insanlar uykuyu cemiyet ve insanlardan kaçmada bir vasıta olarak kullanırlar.

Uyku düzenimizi değiştirmek elimizde değildir.

Dolayısıyla altı saatten fazla uyuyamıyorsanız, hiç endişe etmeyin.

Demek ki uykuya ihtiyacınız bu kadardır ve bu da size yeter.

Günde ortalama sekiz saat uyku sözü, sadece ilmi izahlarda geçen umumi bir tabirdir. Bu sebeplen fazla ciddiye alınmamalı.

Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifet name isimli eserinde insan kalp ve ruhunun uyku ve ölümle temizlendiğinden bahsederek şöyle der;

Ehlûllah demişlerdir ki: Ruhun, berzah alemine açılmış iki penceresi vardı: uyku, ilham Rüyada, bazen İnsan ilerde başına gelecek halleri aynen, bazen de rumuzlu görür ki, bu ancak tabir ettirilmekle öğrenilir.

Eğer duyu organları dış aleme kapalı, gönül aynası, her türlü kötülükler­den temizlenmiş, cilalı ise Levh-ı mahfuzdaki manevi suretler ve bilinme­yen emirler gönül aynasına akseder ve görülür.

Eğer duyu organları dış alemle meşgul, gönül aynası paslı ise, ruh, bu alemi seyredemez.

Ruh rüyada, duyuların hafızada bıraktığı hayallerle uğraşır.

Fakat ölüm halin­de ruh, bunlardan kurtulduğu ve beden perdesi aradan kalktığı için melekut alemini parlak bir şekilde seyreder ve bilinmeyen alemi olduğu gibi öğrenir.

İlham yolu ile de insan, bilmediği, görmediği ve işitmediği şey­leri öğrenir.

Fakat kalbi temiz değilse bu ilhamların nereden geldiğini bi­lemez, kaynağını idrak edemez.

İbrahim Hakkı başka bir yerde, insanda bulunan kötü ahlâkın hayvan suret ve şekillerine benzeyişini, bu durumun rüyalara aksedişini anlatır:

Meselâ:

Kibirlenen bir adamın sureti kaplana, saldırganlık yapan bir adamın sureti Arslan’a, kıskanç bir adamın sureti kurda benzer.

Nite­kim Yakub (A.S.) kendi çocuklarının Hz.Yusuf’a olan kıskançlıklarından tasarladıklarını ona yapmadan evvel rüyasında, yedi kurdun Hz.Yusuf (A.S.) a hücum ettiklerini görmüştü.

Onun için çocuklan ona, bizimle gönder dediklerinde “kurdun, kendisini yiyeceğinden korkarım” demesi ve göndermek istememesi, gördüğü rüyanın etkisi altında kalmış olma­sındandır.

Öfke ve kızgınlık gösteren adamın sureti köpeğe, hilekâr ola­nın sureti tilkiye, aldatanın sureti tavşana, kadınlık aletine karşı şehvet gösterenin sureti merkebe, kadının arkasına karşı şehvet duyanın sureti domuza, kadının şehvetinin sureti koyuna, obur olanın sureti ineğe, tamahkâr adamın sureti karıncaya, cimri olanın sureti fareye, kin güde­nin sureti deveye, zevk ve şevk halini taşıyanın sureti kırmızı deveye, düşmanlık yapanın sureti yılana, incitenin sureti akbaba, kuruntulu ola­nın sureti sarı arıya benzer.

İnsan ahlakının diğer suretleri de çeşitli hayvan şekillerine benzer.

Hatta yerinmiş olan ahlaki davranışlarından birinde üstünlük gösteren gönül, olayda kendini o surette olan hayvandan daha üstün görür.

Meselâ, kadınlık aletine karşı fazla şehvet taşıyan gönül, rüyasından merkebe bindiğini görür. Eğer bu şehvete yenilmişse, kendini merkebin altında görür.

Diğer ahlakını da bunlara benzetip anlayabiliriz.

Böylece bütün hayvan suretleriyle kâinattaki varlıklar hep insanın iç ve dışında şekillenmişler ve gereğine göre meydana gelmişlerdir.

Yerinmiş ahlakı taşıyan bir gönül, sanki sal ve t İlah bir ayna gibi hepsini kendi içinde bulu. Safi olmayan bir gönül İse uykuda iken rüyasında bütün geçmişler geçmişlerini görür.

Gördüklerini ya benzerleriyle veya rüya tabirleriyle bilir.

Uyku Yazımıza göz atın.

RÜYA TABİRLERİ SÖZLÜĞÜ
ABCÇDEFGHIİJKL
MNOÖPRSŞTUÜVYZ
0-9

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Yükleniyor...
Başa dön tuşu