Oruç
Ramazan Orucu
Oruç, Ramazan ayında oruç tutmak İslam’ın beş temelinden biridir. Farz oluşu Kur’an, hadis ve ümmetin icmai ile sabittir. Bu orucu inkar eden veya hafife alan kafir olur. Ramazan orucu, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem Mekke’den Medine’ye Hicret buyurduktan bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır.
Oruç kelimesi Arapçadaki «savm» ve «siyam» kelimelerinin karşılığıdır. Bu kelimeler; lügat ta, nefsi menetmek, frenlemek, dizginlemek anlamlarına gelir. Oruç (savm) şeriat ıstılahında ise: «Fecr-i sadıktan (imsak vaktinden) itibaren Güneş batıncaya kadar yemekten, içmekten ve cinsel yaklaşımdan uzak durmak» anlamına gelir.
Allah Teala; Şeytanın hilesini etkisiz kılmak, tüm inananları saptırırım zannını, iddiasını boşa çıkarmak için kullarına verdiği nimetlerini çoğaltmış, onun karşısında durabilmeleri için kendilerine yollar göstermiştir. Bu yollardan biri de oruçtur. İnsan, oruç sayesinde hayvani duygulardan uzaklaşır, ruhunu arındırır, kalbini temizler, Melekler alemine doğru yol alır.
İnsanı azdıran şehevi arzularıdır. Şehevi arzuları harekete geçiren de midedir. İslam Dini, gerek Ramazan ve gerekse nafile oruçlarla midenin frenlenmesini, şehevi istekleri kamçılatan gücünün kırılmasını, böylece şer kuvvetlere karşı mücadele edilmesini öngörmüş, her vesile ile orucu ve oruç tutanları övmüş, oruç tutanlara
maddi ve manevi mükafatlar vaat buyurmuştur. Orucun yüksek değerini anlamak için Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’in şu sözlerini dikkatle okuyalım. Allah’ın Resulü şöyle buyuruyor:
«Ruhumu kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, hiç şüphesiz oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoş, daha güzeldir. Zira Allah Teala şöyle buyurur: Kul şehvetini, yemesini, içmesini ancak benim rızam için terk ediyor, öyle ise oruç Benim içindir, onun karşılığını da yalnız Ben verebilirim.» (Buhari – Müslim)
Oruç tutan kimse, orucunun mükafatını alırken Allah’a kavuşacağı vaat buyurulmuştur. Efendimiz s.a.v. şöyle buyuruyor:
«Oruçlunun iki mesut anı vardır: İftar ettiği ve Allah’a kavuştuğu anlar.»
Oruca karşı verilecek sevaplar tahmin ve ölçülere sığmaz. Çünkü oruç, yalnız Allah için tutulur ve yalnız Allah’a nispet olunur. Evet bütün ibadetler Allah içindir ama, oruç iki özel manadan ötürü diğer amellerden ayrılır:
1) Oruç, nefsin arzuladıklarından alıkonması, yeme ve içmenin bırakılmasıdır. Oruç, aslında görünür bir tarafı bulunmayan bir sırdır. Başka bütün ibadetler halkın huzurunda ve gözleri önünde yapılırken orucu yalnız Allah görür. O, sırf sabırla yapılan gizli bir ameldir.
2) Oruç, Allah’ın düşmanını yenmeye vesiledir. Zira Şeytanın insanları aldatmakta kullandığı araçları şehvetlerdir. Şehvetler ise yeme ve içme ile güçlenir. işte oruç bu gücü zaafa uğratan müessir yöntemdir. Bu bakımdan oruç ibadetlerin kapısı ve kalkanı mesabesindedir.
ORUCUN KISIMLARI
Altı çeşit oruç vardır :
1) Farz oruç,
2) Vacip oruç,
3) Sünnet oruç,
4) Mendub oruç,
5) Nafile oruç,
6) Mekruh oruçlar.
FARZ OLAN ORUÇLAR
Bu oruçlar da iki kısımdır:
- a) Zamanı belli olan farz oruç: Bu, Ramazan orucudur. Senenin belli bir ayı olan Ramazan ayında oruç tutmak her mükellefe farzdır. Ramazan orucunu vaktinde tutmak farz olduğu gibi vaktinde tutulamayan Ramazan orucunu Ramazan’ın dışında kaza etmek de farzdır.
- b) Muayyen bir vakitte tutulması şart olmayan oruçlar: Kazaya kalan Ramazan oruçlarıyla kefaret oruçları gibi. Bu oruçlar, oruç tutulması mekruh olan günlerin dışında kalan günlerde tutulur. Yalnız gerek kazaya kalmış ve gerekse kefaret oruçlarının vakit geçirilmeden tutulmaları çok yerinde olur.
VACİB ORUÇLAR:
Bunlar da iki kısımdır :
- a) Zamanı muayyen oruçlar: Mesela, belli bir zamanda oruç tutmayı adamak bu kısma girer. Örneğin; «Şu işim, şöyle olursa bu sene Recep ayında üç gün oruç tutacağım» diye oruç adayan birisi, o işi gerçekleştiğinde, o sene Recep ayında üç gün oruç tutar, bu Başka zamanlarda tutsa, borcunu ödemiş sayılmaz.
- b) Zamanı muayyen olmayan vacip oruçlar: Herhangi bir zamanla kayıtlanmaksızın yapılan mutlak nezir (adak) oruçları bu kısma girer. Mesela; «Falan işim olur ise üç gün oruç tutacağım» diye belli bir zamanla kayıtlanmaksızın mutlak bir nezirde bulunsa, nezrettiği oruçları Ramazan ayıyla Bayram günleri dışında kalan
günlerde tutabilir.
SÜNNET OLAN ORUÇLAR
Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu günleri veya onuncu ve on birinci günleri oruç tutmak sünnettir. Muharrem ayının yalnız onuncu gününde oruç tutmak mekruhtur.
MENDÜB ORUÇLAR
Arabi ayların on üç, on dört ve on beşinci günleriyle haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç tutmak, yine bir gün yiyip bir gün oruç tutmak, Şevval ayında arka arkaya veya aralıklarla altı gün oruç tutmak mendübtur. Yani tutan sevap kazanır, tutmayan için bir şey lazım gelmez.
NAFİLE ORUÇLAR
Bu sayılanların dışında ve oruç tutulması mekruh olan günlerin haricinde Allah rızası için tutulan oruçlar bu kısma girer. Mesela: Kandil günlerinde oruç tutmak bu kısma girer. Bu günlerde oruç tutulmasını ne teşvik eden, ne de yasaklayan bir delil vardır. Böyle bir delil olmayınca – orucun teşvik edilen bir ibadet olması noktasından hareketle – bugünlerde tutulan oruçları nafile oruç kısmına sokuyoruz.
MEKRÜH ORUÇLAR
Mekruh olan oruçlar da iki kısımdır:
- a) Tenzihen mekruh oruçlar. Muharrem ayında dokuz veya on birinci günleri ilave etmeksizin yalnız onuncu günü ve yine tek olarak Cum’a ve Cumartesi günlerinde, oruç tutmak tenzihen mekruhtur.
Yine, hacıların Arife günü ile Terviye (Zi’l-Hicce’nin sekizinci) gününde oruç tutmaları, bir kadının kocasının izni olmadan nafile oruç tutması; visal orucu yani iftar etmeden, bir önceki günün orucunu açmadan iki gün arka arkaya oruç tutmak, bayram günleri dışında ömür boyu oruç tutmak hep tenzihen mekruh oruçlardır.
İslam, her şeyde itidali, normali emir ve tavsiye buyurur. İbadetlerimizi onun çizdiği sınırların dışına taşırmamalıyız.
- b) Tahrimen mekruh (Haram sınırına yakın) oruçlar: Bu da, Ramazan Bayramının birinci günü ile Kurban Bayramının birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde oruç tutmaktır. Bu beş günde oruç tutmak tahrimen mekruhtur, hatta haram olduğu söylenir.
YEVM İ ŞEK (ŞEBHELİ GÜN)
Şaban ayının yirmi dokuzunu takip eden günün Şaban ayının otuzu mu, yoksa Ramazan’ın biri mi olduğu kesinlikle tespit edilemediğinde, o güne şüpheli gün anlamında «Yevm-i şek» denir. Çünkü Kameri aylar gah yirmi dokuz gah otuz çeker. Gökyüzünün bulutlu olması sebebiyle bu tespit yapılamadığında, Şabanın yirmi dokuzunu takip eden gün hakkında kesin karar vermek mümkün olmaz.
Bu mümkün olmayınca, şüpheli bir durum ortaya çıkar. O halde, şüpheli günle ilgili hükümler nelerdir? Şimdi bunları görelim :
1) «Bugün Ramazan ise oruçluyum, Ramazan değilse oruçlu değilim» diye niyet eden kimsenin orucu batıldır. Binaenaleyh, o günün Ramazan olduğu ortaya çıksa ve bu kimse zeval vaktine bir saat kalana kadar yeniden niyet etmese, o günün orucunu kaza eder. Çünkü oruç tutmaya kesin karar vermiş değildir.
2) Şüpheli bir gün olduğu belli iken; «Hayır! Bugün Ramazan’dır!» diye oruç tutmak tahrimen mekruhtur.
3) «Eğer bugün Ramazan ise tutacağım oruç Ramazan’a sayılsın, değilse vacib veya nafile bir oruç yerine geçsin» suretinde bir niyetle o gün oruç tutmak mekruhtur.
4) Şayet yevm-i şek (şüpheli gün) kişinin oruç tutmayı itiyat edindiği günlerden birine mesela; bir gün yiyip, bir gün oruç tutanın oruç tutma günü bu şüpheli güne rastlaşa yahut Ramazan olup olmadığı hatıra getirilmeden Allah rızası için nafileye niyet edilse, bu takdirde oruç tutmak mekruh olmaz. Sonradan o günün Ramazanın biri olduğu anlaşılsa, tutulan oruç Ramazan orucu yerine geçer.
ORUCUN ŞARTLARI
Orucun üç çeşit şartı vardır:
- a) Farz olmasının şartlan,
- b) Edasının (vaktinde tutulmasının) Farz oluş şartlan,
- c) Edasının (vaktinde tutulan orucun) sahih olmasının şartlan.
ORUCUN FARZ OLMASININ ŞARTLARI
Bunlar üçtür:
1) Müslüman olmak. İslam ülkesinde yaşayan bir kafir oruç tutmaya zorlanamaz.
2) Akıllı olmak. Bir delinin deliliği sürdükçe kendisine oruç farz olmaz.
3) Buluğa ermiş olmak. Erginliklerini ispat etmemiş çocuklara oruç farz değildir. Fakat on beş yaşını bitirip on altı yaşına ayak bastıkları halde rüştlerini ispat edememiş erkek ve kız çocuktan İslam’ın diğer emirleriyle mükellef tutuldukları gibi oruçla da mükellef tutulurlar.
Yedi yaşındaki çocuklar namaza alıştırıldıkları gibi oruca da alıştırılırlar. Ramazan’ın bazı günlerinde oruç tutturulurlar.
ORUCUN EDASININ (VAKTİNDE TUTULMASININ) FARZ OLUŞ ŞARTLARI
Bunlar da ikidir:
- a) Sıhhatli olmak. Hastaların Ramazan orucunu eda etmeleri, zamanında tutmaları farz değildir, sağlıklarına kavuştuktan sonra kaza ederler.
- b) Mukim olmak, misafir olmamak. Misafirlerin de Ramazan orucunu vakti içinde tutmaları farz değildir. Yalnız
misafirlik durumundan çıktıktan sonra tutamadıkları günlerin oruçlarını kaza etmeleri farzdır.
Yolcuların oruç tutmamaları için ruhsat verilmiş olmakla birlikte oruç tutmaları daha iyidir, daha faziletlidir.
ORUCUN EDASININ (VAKTİNDE TUTULAN ORUCUN) SAHİH OLMASININ ŞARTLARI
Bunlar da ikidir:
- a) Kadınların adet (hayız) ve lohusalık hallerinden temizlenmiş olmaları. Adet görmekteki kadınlarla lohusa kadınların oruçları batıldır, geçersizdir. Böylelerinin oruca niyet etmeleri haramdır.
- b) Niyet etmek. Bir orucun sahih olabilmesi için oruca niyet yapılması şarttır.
ORUÇLAR İÇİN NİYET
Niyet, yapılmak istenen bir şeye karar verip, yapılmasını gönülden geçirmektir. Oruç tutmak isteyen birisi, niyetin vakti içinde oruç tutmak kastıyla tutacağı orucu kalbinden geçirirse, oruca niyet etmiş olur.
Bunu diliyle söylemesi şart değildir. Yalnız, kalpten geçirilen niyeti dil ile söze dökmek sünnettir.
Sahura kalkmak da niyet yerine geçer.
Niyetin vakti: Güneş battıktan sonra başlar, ertesi günün kuşluk vaktine kadar devam eder.
ORUÇLUNUN YAPMASI MEKRUH OLAN ŞEYLER
Oruç tutmaktaki bir kimsenin aşağıdaki hususları yapması mekruhtur:
1) Yutmamak kaydıyla bir şeyi tatmak; Herhangi bir şeyin tadına bakmak bir mazeretten ötürü olursa kerahet kalkar. Mesela kadının kocası huysuz olduğunda; kadın pişirdiği yemeğin tadını kontrol edebilir. Yine bir aşçı yaptığı yemeğin tadına bakabilir.
2) Çiğnemeyi gerektiren bir mazeret olmadığı halde herhangi bir şey çiğnemek. Mesela: Önceden çiğnenmiş bir Erzincan sakızını alıp çiğnemek mekruhtur. Ama kara sakız gibi çiğnenmekle eriyip mideye giden sakızların, çiğnenmiş veya çiğnenmemiş çikletlerin, çiğnenmemiş Erzincan sakızlarının oruçlu iken çiğnenmeleri caiz değildir, bunları çiğnemek orucu bozar. Yalnız, bir kadın ufak çocuğuna bir şey çiğneyip vermek zorunda kalırsa, çocuğu korumak için o şeyi çiğneyip yedirebilir.
3) Kendine güveni olmayanların karşı cinsten birini öpüp kucaklamaları. Mesela: Bir erkek, hanımını öptüğü zaman kendisinden meni geleceğinden şüphelenirse, bu durumda kadınını öpmesi mekruh olur. Eğer meni gelirse orucu bozulur. Kendinden emin olsa da; bir oruçlunun, kadının dudaklarını emmesi ve çıplak kucaklaşmaları mekruhtur.
5) Kendini halsiz ve zayıf bırakacağını bildiği bir işi yapmak. Örneğin, kan aldırmak, sülük tutturmak gibi. Ama kan aldırılırken iğne vurdurulursa – kan alındığı için değil, iğne vurulduğu için – orucu bozulur.
6) Oruçlunun taharet yaparken ilgili mahalli yıkamakta aşırılığa kaçması veya abdestte ağzına – burnuna su verirken suyu aşırı derecede genzine çekmesi ve ağzında tutması.
7) Serinlemek maksadıyla banyo almak.
ORUÇLU İÇİN MEKRÜH OLMAYAN ŞEYLER
Oruçluya şunlar mekruh değildir :
1) Misk, gül ve benzeri şeyleri koklamak.
2) Kendine güven halinde, karşı cinsten birini öpmek veya kucaklamak. Mesela: Yolculuğa çıkmak üzere olan bir erkeğin, hanımıyla vedalaşırken ağzını emmemesi, çıplak sarılmaması ve meni gelmeyeceğine dair kendinden emin olması şartıyla sarılıp öpmesi mekruh değildir.
3) Gözlere sürme çekmek.
4) Bıyıklan yağlamak.
5) Zayıf düşmeyecek oruçlunun kan aldırması, sülük tutturması.
6) Gargara yapmak, buruna hafifçe su çekmek.
7) Misvak kullanmak.
8) Gündüz ihtilam olanın banyo yapması mekruh değildir. Ama gece banyo yapmak gerektiğinde, banyo alma imkanı varken bunu imsaktan önce yapmayıp imsaktan sonraya bırakmak harama yakın kerahet olmasa da tenzihen mekruhtur. Bunun için, zaruret olmadıkça gündüz banyolarından kaçınmak lazımdır. Zaruret deyince,
zorunlu temizlikler hep bunun şümulüne girer. Mesela: Maden ve kömür ocaklarında, yağ, un, çimento ve benzeri fabrika ve işyerlerinde çalışan kardeşlerimiz, işlerini bitirdikten sonra temizlenmek kastıyla rahatlıkla banyo alabilirler, bunun hiçbir sakıncası yoktur. Yeter ki vücut menfezlerinden içeri su gitmesin.
ORUÇLU İÇİN MÜSTEHAB OLAN ŞEYLER
Oruç tutanlar için şu üç şey müstehabtır, yani fazla sevap kazanma vesilesidir:
1) Gece sahura kalkmak. Çünkü Rasülullah sallallahü aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadislerinde :
«Sahur edip bir şey yiyiniz, zira sahur yemeğinde bereket vardır» buyurmuştur. (Buhari ve Müslim.)
Sahura kalkma sünneti, bir yudum su ile de yerine getirilmiş olur. Çünkü Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, diğer bir hadislerinde de şöyle buyurmuşlardır:
«Sahurda bir şey yemek berekettir. Bir yudum su da içseniz, bunu bırakmayınız. Sahura kalkanlara Allah Teala rahmet, melekleri istiğfar eder.» (İmam Ahmet.)
2) Sahur yemeğini imsak vaktine yakın bir zamana kadar geciktirmektir.
3) Güneş batıp tam akşam vakti girdiğinde hemen iftar etmek. Çünkü Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem:
«Oruçlu insanlar iftarı tacil ettikleri (akşam vakti girince hemen yaptıkları ) sürece daima hayır içinde bulunurlar.» buyurmuştur. (Buhari ve Müslim.)
Orucu Akşam Namazını kılmadan önce bozmak müstehabtır.
ORUÇ NE İLE AÇILIR ?
Orucu hurma ile, hurma olmadığında su ile açmak sünnettir. Çünkü Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem:
«Biriniz iftar edeceği zaman hurma ile iftar etsin, hurma bulamazsa su ile etsin. Zira su da pek temizdir.» buyurmuştur. (Tirmizi.)
Enes radıyallahü anh anlatıyor :
«Rasülullah (s.a.v.) (oruçlu iken akşam) namaz kılmadan önce taze hurmalarla iftar ederdi. Taze hurma olmazsa, birkaç kuru hurmacıkla oruçlarını açarlardı. Kuru hurmacıklar da bulunmazsa, birkaç yudum su içerdi.»
İFTAR DUASI
Oruç açmadan önce şu duayı okumak sünnettir.
«Allahümme leke sumtü ve bike amentü ve aleyke tevekkeltü ve ala rizkıke eftartü. (Ve savme’l-ğadin min şehr-i
Ramazane neveytü) fağfirli ve ma kaddemtü ve ehhartü.»
Manası:
«Allah’ım! Senin için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım. (Yarınki Ramazan orucunu tutmaya niyet ettim). Yaptığım ve yapmam muhtemel günahlarımı bağışla»