Uyku
Uyku, Yetişkin birinin günde sekiz saat uykuya ihtiyacı olduğuna dair halk arasında umumi bir kanaat vardır. Şu ana kadar yapılan araştırmalar uyku ihtiyacının bir insandan diğerine değiştiğini göstermiştir.
Bebeklerde uyku ihtiyacı 16 saat olurken, bu rakam yaşlılarda ise birçok değişiklik gösterir. Bazı yaşlılar çok fazla uyurken, bazısı ise az uyur. Kimi uykuda sık sık rüya görürken, kimi de uykudan sık sık uyanır.
Uykunun sebebi veya fonksiyonu bilinmemektedir.
Chicago Üniversitesi uyku araştırmalarından Allan Rechtschaffen uykunun hiçbir fonksiyonu olmadığını tespit etmiştir.
Adale yorgunluklarının azalmasına rağmen vücudun dinlenmesi için uykuya ihtiyacı yoktur.
Çünkü vücudumuzdaki hücrelere kendi kendilerini tamir etme hassası verilmiştir.
Araştırmacıların tespitlerine göre bu esnada faaliyetten uzak olmasına, ya dinlenme veya uyku durumunda bulunmasına da gerek yoktur.
Uyku sırasında alman EEG kayıtlan üzerinde yapılan incelemelerde beyinde faaliyetsizlik görülmemiştir.
İngiltere Milli Fizik Laboratuvarı Kompütür ilimleri bölümünde Psikolog araştırmacı Dr. Evans’a göre uykunun tek maksadı rüya görmemize müsaade etmesi, zemin hazırlamasıdır.
Stand ford tıp merkezi Uyku kliniği doktoru Dr. William Dument’in görüşüne göre ise rüya görmek son derece ehemmiyet arz etmektedir.
Zira rüyalar fiziki dengenin sağlanmasına hizmet etmektedir.
Temple Üniversitesinden Koruyucu ilaçlar profesörü Dr. Fred. Rofers uykunun aktif hayattan tamimiyle uzaklaşmak olmadığını, bilakis yavaşlayan kalp de dahil olmak üzere uzuvlarımızın değişik bir tip yaşayış durumunda girdiğine inanmaktadır.
Yine Dr. Rogers’in görüşüne göre mühim koruyucu ilacıdır.
En mühim koruyucu ilaç olan uykuda da bir ölçü hakimdir ve olması gerekir.
Fakat yine de aklımıza şu sorunun gelmemesi mümkün değil. Uyku geceye ait bir alışkanlık olabilir mi?
Uyku araştırmalarının babası olarak bilinen Nathaniel Klietman uyku haline geçebilmek için bir faaliyet sisteminde kritik bir seviyenin altında şiddetli bir durum olması gerektiği inancındadır.
Bütün kâinatta ölçülü bir hareket, yani ritim hakimdir.
Med-Cezir, güneş ve ayın doğup batmaları, mevsimler, dünyanın ekseni etrafında dönmesi ve daha pek çok düzenli ve maksatlı hareketler hep bu ritmi bize gösterirler.
Stanford Üniversitesinde Dr. Colin D.Hendrigh’e göre bütün organizmalar, kendi zamanlan içerisinde düzenli hareketler yaparlar, bu hareketin nispeti veya miktarı azadan azaya değişiklik gösterir.
Bu değişmeler yani ritimlerin en yüksek ve en düşük seviyesi şahıslara göre farklıdır.
Vücut hareketsiz günün ortalarında en yüksek seviyeye çıkarken sabahın erken saatlerinde en düşük seviyeye iner.
Dr.Franz Halberg normal durumda ve 24 saatlik bir periyotta meydana gelen değişmeler için “circation” kelimesini kullanmıştır. Vücut dengesi zamana bağlı ritim değişmeleriyle sağlanır.
Azalanınızın ritminin en kifayetsiz olduğu anlarda uyku bastırır.
Gecenin ilk uyku dönemine hızlı olmayan göz hareketi manasına gelen “NREM-Non Raped Eye Movement” denilmektedir.
Vücudun dinlendiği en sakin uykudur bu. Nefesimiz düzgün ve sakindir.
EEG kayıtlan ve beyin faaliyetleri düzgün ve intizamlıdır. Horlama da bu uyku döneminde vuku bulur.
Hızlı göz hareketi denilen (REM Ropel Eye Movement) faal uyku halidir.
Vücut hareketsiz olmakla beraber yüzde ve parmak uçlarında düzensiz hareketler vardır.
Horlama kesilir. Nefes düzensiz haldedir. Yani hızlı ve yavaş arasında ritim değişikliği görülür.
Bazılarının kanaatlerine göre REM uyku hali değil, bir çeşit sara nöbetidir.
Gece uykumuzun 1,5 ile 2 saati REM uykusudur. NRAM ve Rem devreleri 70 ile 110 dakika arasında değişir.
Ortalama 90 dakika olarak kabul edilmektedir.
Ruhi depresyon geçirenler REM uykusu olmadığı sürece kendilerini daha rahat hissederler.
Rüya görme hadisesi ekseriyle REM döneminde vuku bulmaktadır.
Pek çok kişi yatıştırıcı veya uyku verici ilaçlan almalarına rağmen REM döneminde faal uyku halinden kurtulamazlar.
Halbuki alınan ilaçlarda REM’i ya tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması aranmaktadır.
REM Nedir Yazımıza göz atın.