Deccal Nedir?
Deccal Nedir veya Deccal Kimdir?
Deccal Nedir?, Deccal «decl» kelimesinin mübalağa (abartılmış) sigasıdır. Çok yalancı, çok hilekâr, demektir. Çok karıştırıcı manasında da kullanılır ki Deccal, hakkı batıla, iyiyi kötüye karıştırdığından bu sıfatla yad edilmiştir. Kıyametin büyük alametlerinden sayılan Deccal ahir zamanda zuhur edecek, önce peygamberlik sonra da tanrılık davasına kalkışacak bir yalancıdır. Allah Teâlâ kullarını imtihan etmek için ona pek çok imkanlar, pek çok güç verecektir.
Bununla beraber Resul-i Rahmet Efendimiz s.a.v. onu bize pek iyi tanıtmış şerrinden korunmamız için izlenecek yolu göstermiştir. O halde bize düşen vazife Deccalı ve kendisine tanınan imkanları çok iyi öğrenmemiz, bunları çoluğumuza çocuğumuza öğretmemizdir. Bizim deccal ile karşılaşmayacağımızı kim te’min edebilir? Binâenaleyh
biz, bu hususun talimini görev telakki ediyor, Selef-i Salih’in Efendilerimizin yolunu takip ederek mevzu ile alakalı hadislerin bir bölümünü yazıyoruz:
Deccal Mekke ve Medine’ye sokulamayacak:
Enes radıyallahü anh, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
— «Hiçbir belde kalmaz ki deccal oraya ayak basmasın. Ancak. Mekke ve Medine hariç (buralara ayak basamaz). Mekke ile Medine’nin giriş yerlerinden hiçbir giriş mahalli yoktur ki Melekler orada saff saff dizilerek bu iki şehri korumuş olmasınlar! (Deccal bu iki şehre giremeyince) çorak bir bölgeye iner. Medine üç defa sarsılır. (Bu sarsıntılar sonunda) Allah (Medine’de bulunan) bütün kâfir ve münafıkların şehrin haricine çıkarır (atar). (Müslim).
Deccal en büyük fitnedir!
Rasûlullah (s.a.v.) buyuruyor:
— «Âdem’in yaratıldığı zamanla Kıyamet saati arasında Deccaldan daha büyük fitne yoktur.» (Müslim).
Rasûlullah (s.a.v.) buyuruyor:
— «Mümin insanlar Deccal'(ın şerrinden) dağlara kaçacaklardır.» (Müslim).
Deccal tek gözlüdür!
Rasûlullah (s.a.v.) buyuruyor:
— «Hiçbir Peygamber yoktur ki o, ümmetini çok yalancı, tek gözlü Deccaldan çekindirip, onun tehlikelerinden söz etmiş olmasın. Dikkat edin! O Deccal tek gözlüdür, halbuki Rabbiniz a’ver (tek gözlü) değildir. Onun iki gözü arasına KFR (Buhari’deki rivayete göre «kafir») yazılıdır. (Yazma bilen de bilmeyen de onu okur) (Buhari-Müslim).
Ebû Hûreyre radıyallahü anh rivayet ediyor: Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
— «Dinleyiniz! Size Deccal hakkında bir söz söyleyeceğim ki, onu hiçbir Peygamber kavmine söylememiştir. O Deccal a’verdir (tek gözlüdür, sağ gözü kördür, salkımından dışarı fırlamış üzüm tanesi gibidir). O, Cennet ve Cehennem örnekleriyle (Cennet ve Cehennemi temsil eden harikalarla) gelecektir. Onun Cennet’tir diye
gösterdiği, göstereceği Cehennem ‘in ta kendisidir.» (Buhari-Müslim).
Nevvâs b. S em’ân radıyallahü anh anlatıyor:
Bir sabah Rasûlullah (s.a.v.) Deccaldan söz ederek onun şahsını tahkir etti, fitnelerini büyülttü. Hatta biz onun «Nahl» denilen yerde olduğunu sandık da o yöne doğru gittik. Allah’ın Rasûlü bizdeki telaşı anladı ve:
— «Nedir bu haliniz? Size ne oluyor?» buyurdu. Biz:
— «Yâ Rasûlallah! Bu sabah Deccâl’den bahsettiniz, kendisini horladınız, fitnelerini büyültünüz. Öyle ki biz onun «Nahl» yöresinde olduğunu sandık,» dedi.
Rasûlullah (s.a.v.):
— «Sizin hesabınıza beni korkutan Deccaldan başka hususlardır. Eğer o, ben aranızda iken zuhur ederse, ben sizin önünüzde kendisini susturur, davasını ibtal ederim. Ben aranızda değilken çıkarsa, artık her kişi kendi nefsinin savunucusudur. O Deccal gençtir, saçları çok kıvırcıktır. (Sağ) gözü (kör ve) pörtlek, dışarı fırlamış gibidir.
Ben onu Abdu’I-Uzza b. Katen’e benzetiyorum. Sizden her kimin ömrü vefa eder ona yetişirse, ona karşı Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun. O, Şam ile Irak arasındaki bir yoldan çıkacak, sağı-solu (her tarafı) fesada bulayacaktır. Ey Allah’ın kulları! İMAN a sebat ediniz, buyurdu.
Biz:
— Ya Rasûlallah! O yeryüzünde ne kadar kalacak? diye sorduk.
Rasûlullah (s.a.v.):
— Kırk gün kalacak. (O kırk gün içinden) bir gün bir sene gibi, bir gün bir ay gibi ve bir gün de bir cumu (bir hafta) gibidir. Diğer günleri (ki geri kalan otuz yedi gün) sizin bildiğiniz günleriniz gibidir. buyurdu.
— Ya Rasûlallah! Şu bir sene gibi olan günde bir günün namazı bize yeter mi? diye sorduk.
Rasûlullah:
— Hayır! O gün için (normal) bir günün namaz vakitlerini takdir ediniz, buyurdu.
Biz:
— Yâ Rasûlallah! Deccal ‘in yeryüzünde süratle seyri nasıldır? diye sorduk.
Rasûlullah:
— Rüzgarın sürüklediği bulut gibidir. O, bir kavmin yanına gelir onları (Rabları olduğuna inanmaya) davet eder. Onlar da, ona iman ve icabet ederler. Göğe emir verir yağmur yağdırır, yere emreder ot bitirir. O kavmin hayvanları olduklarından daha besili ve daha sütlü geri dönerler. Sonra Deccal başka bir kavmin yanma varır, onları da (kendilerinin rabbi olduğuna inanmaya) çağırır. Onlar bu çağrıyı reddederler. Deccal, onların yanından ayrılır ayrılmaz yağmurlar kesilir, toprakları kurur, ellerinde bir tek mal kalmaz.
Müteakiben Deccal bir harabeye (virane olmuş ıssız, yıkılmış, terkedilmiş bir yere) uğrar ve o harabeye:
— Hazinelerini çıkar» der. Derhâl o harabe bal arılarının beylerini izledikleri gibi Deccalın emrine uyarak definelerini yer yüzüne çıkarır. Sonra Deccal pek genç bir adamı kendisine inanmaya çağırır. Gencin çağırıyı reddetmesi üzerine ona öyle bir kılıç indirir ki vücudunu; hedefe atılan bir ok mesafesi kadar (birbirinden uzağa fırlayan) iki parçaya böler.
Hz. İsa’nın Gelişi
Sonra delikanlının parçalarını çağırır. O da yüzü parıldayarak ve (sen mi tanrısın dercesine) gülerek karşıdan gelir. İşte Deccal böyle mefsedetlerini sürdürür iken Allah, Meryem oğlu Mesih’i (İsa aleyhisselam’ı) gönderir (gökten indirir) Hz. İsa boyanmış iki elbise içinde ve ellerini iki Meleğin kanatlarına koyarak Şam’ın doğusundaki Beyaz Minareye iner. Başını eğdiği zaman saçlarından su damlar, kaldırdığında da başından aşağı inci daneleri gibi damlalar iner.
Bir kafir için O’nun soluğunu koklamak (almak) helâl (mümkün) değildir. Onun nefesini hisseden kafir hemen ölür. Onun soluğu gözünün varabildiği yere kadar ulaşır. İsa, Deccalı arar, sonunda «Lüdd» kapısında yakalayıp öldürür.
Daha sonra İsa aleyhisselam, Allah’ın kendilerini Deccalın şerrinden koruduğu bir kavmin yanma gelir memnuniyetini belirtmek için) yüzlerini okşar, kendilerine Cennet’teki derecelerini haber verir. O, bu şekilde insanlar arasında bulunurken
Allah Teâlâ O’na:
— Ben, Bana aid bir takım kullar çıkardım, hiç kimsenin onlarla vuruşmaya gücü yetmez, Benim inanmış halis kullarımı Tûr Dağına sığındır, orayı onlara sığınak yap diye vahiy eder.
Yecüc Mecüc
Müteakiben Allah Yecüc ve Mecüc’ü gönderir ki her tepeden saldırırlar. ilk kafileleri Taberiyye Gölüne uğrayarak suyunu tamamen içerler. Son kafileleri de oradan geçerken; «Gerçekten önceleri burada çok su varmış» derler.
Daha sonra Hz. İsa ve arkadaşları kuşatılır, öyle ki onlardan biri için bir öküz başı, bugün sizin yüz dinarınızdan daha hayırlı olur (makbule geçer). Bu durumda Allah’ın Peygamberi İsa ve arkadaşları Allah’a yalvarırlar. Bu yakarışları neticesinde Yecüc ve Mecüc boyunlarına (develerin ve davarların burunlarında görülen kurtçuklar gibi) kurtlar musallat olur da hepsi birden aynı canı taşıyormuş gibi ölüverirler. Sonra Allah’ın Peygamberi İsa ve arkadaşları (Tür Dağından) yere İnerler ve yeryüzünde Yecüc ve Mecüc eşlerinin ve pis kokularının doldurmadığı bir karış yer bulamazlar. Allah’ın Nebisi İsa ve ashabı Allah’a niyaz ederler. Bu duaları üzerine Cenab-ı Hakk; boyunları, uzun deve boyunları gibi (uzun, büyük, güçlü) bir takım kuşlar gönderir. Kuşlar, o leşleri yüklenerek Allah’ın dilediği bir yere atarlar.
Sonra Allah Teâlâ bir yağmur gönderir ki, ondan hiçbir ev ve çadır masun kalmaz. Yağmur, yeryüzünü öyle bir yıkar ki lekesiz ayna gibi olur.
Sonra Allah yeryüzüne:
— «Meyvelerini bitir, bereketini ver» der. O gün bir cemaat bir tek narı yiyip doyarlar ve kabuğunda gölgelenirler, sütlerde bereket olur. Hatta bir devenin sütü büyük bir kalabalığa, bir ineğin sütü bir kabileye, bir koyunun sütü de yakınlardaki bir cemaate kafi gelir. Bu aralarda Allah Teâlâ hoş bir rüzgar gönderir. Bu rüzgar müminleri koltuk altlarından yakalayarak, her mümin ve Müslümanın ruhunu kabzeder. (Geride) insanların şerirleri kalır. Orada onlar erkek, kadın eşeklerin birbirlerine yaklaştıkları gibi (aleni) cinsel ilişkide bulunurlar. Artık Kıyamet
onların üzerine kopar.
Abdullah b. Amr b. el-As (Allah hepsinden razı olsun), Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
— «Deccal ümmetimin içinden zuhur edecek ve kırk … duracak.»
Râvi diyor ki:
«Allah Resulü kırk gün mü, kırk ay mı, kırk yıl mı dedi bilemiyorum.»
— «Sonra Allah, Meryem oğlu İsa’yı gönderir. İsa, onu arar bulur ve öldürür. Deccal öldürüldükten sonra insanlar yedi sene duracaklar, ki bu süre zarfında iki kişi arasında düşmanlık dahi olmayacak.»
Rib’ıyy b. Hirâş anlatıyor:
Bir gün Ebû Mes’ûd el-Ensârî ile beraber Huzayfe b. el-Yemân radıyallahü anh’in yanına gittim. Ebû
Mes’ûd, Huzeyfe’ye hitaben:
— Deccal hakkında Rasûlullah (s.a.v.)’den işittiğin şeyleri bana söyle, dedi. O da Allah Rasûlünün şöyle buyurduğunu nakletti:
— «Deccal çıktığı zaman yanında (emrine verilmiş) bir su, bir de ateş olacak. Halkın su sandığı yakan bir ateştir; ateş zannettikleri de soğuk ve tatlı bir sudur. Sizden her kim ona yetişirse ateş sandığı şeyin içine dalsın, çünkü o temiz ve tatlı bir sudur.» Ebû Mes’ûd: «Ben de bunları Rasûlullah’tan işittim» dedi. (Buhari-Müslim.).
Peygamber (s.a.v.)’in hizmetçilerinden Sefine radıyallahü anh anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) bize bir konuşma yapıp şunları söyledi:
— «Benden önce gelen hiçbir Peygamber yoktur ki ümmetini Deccala karşı dikkatli olmaları için sakındırmış olmasın. Onun yanında iki vadi vardır: Bunlardan birisi Cennet, diğeri Ateş’tir. O’nun Cennet diye gösterdiği Cehennem, Cehennem diye gösterdiği de Cennet’tir. Yanında Peygamberlerden ikisine benzetilen iki de Melek olacak; birisi sağında, öteki solunda durur. Bu imkânlar ona insanları sınamak için verilmiştir.
Deccal:
— «Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Bakın hem diriltiyor hem öldürüyorum.» der.
Bunun üzerine o iki Melekten biri:
— «Yalan söyledin!» der.
Meleğin bu sözlerini hiçbir insan duymaz, yalnız öteki Melek işitir ve:
— «Doğru söyledin» der.
Halk, ikinci Meleğin bu tasdikini (doğrulamasını) duyar ve onun Deccali doğruladığını zannederler. işte halkı sapıklığa (fitneye) düşürecek bu hadisedir.
Sonra, Deccal yoluna devam ederek Medine’ye gelir. Medine’ye girmesine izin verilmeyince (Peygamber s.a.v.’i kastederek):
— «Burası, O adamın şehridir» der. Sonra yola koyularak Şam’a gelir. Aziz ve Celil Allah (Havran ile Gavr arasında bulunan) Efîk akabesinde Deccalı helak eder.» (îmam Ahmed).